yakıntarıh
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

yakıntarıh

ders,yakintarih,tarih,eğlence,ders,oyun yamaları,haberler ve bir çok kategorimiz bulunmaktadır...
 
AnasayfaPortalGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 deneme 1

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
saydan95
en iyi üye
en iyi üye
saydan95


Mesaj Sayısı : 526
Kayıt tarihi : 19/03/08

deneme    1 Empty
MesajKonu: deneme 1   deneme    1 EmptyCuma Mart 21, 2008 8:22 am

Milletinin yaralı yüreği, mazlumların kuvvetli feryadı olan Mehmet Akif, vücuttan birer uzvun ameliyatsız koparılması gibi, ülke toprakları parça parça elden gidince, acıyla şöyle der:

“İlahi! Bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?

Mahşerde mi biçarelerin yoksa felahı?

Nur istiyoruz, sen bize yangın veriyorsun,

Yandık, diyoruz, boğmaya kan gönderiyorsun.”


Yaratıcıya olan yakınlığının ve muhabbetinin verdiği cesaretle nazlanıp, sıradan insanların aklına bile getiremeyeceği mısralar yazan Akif, bir büyük üzüntünün sancısını çekiyordu: zulüm altında inleyen Müslümanlar. Bu ızdırap ve çaresizlik onunla birlikte diğer tüm Müslümanları üzüyordu. O nedenle ülkenin neresinde bir çatışma-savaş hali belirse, tüm müminler tek yumruk olup, orası için mücadele ediyordu.

Çanakkale Savaşı başladı, Kosova’dan Filistin’e, Makedonya’dan Mekke’ye kadar ülkenin farklı bölümlerindeki tüm Müslümanlar, ırk- renk-dil demeden, başkenti, yani ülkeyi ve halifeyi, korumaya koştular. Kurtuluş savaşı başladı, Hindistanlı kadınlar, parmaklarındaki yüzükleri, kulaklarındaki küpeleri çıkarıp, Osmanlı ordusuna gönderdiler. Geçmişimiz, böyle güven veren birlikteliklerle doludur.

Sene 1492. Osmanlı tahtında II. Beyazıt var. Endülüs’teki Müslümanlar ve Yahudiler, Hıristiyan tehdidi altında inim inim inliyor. Katlediliyorlar. Osmanlı başkentinden karar çıkar: “Tüm Yahudiler ve Müslümanlar, oradan alınarak gemilere bindirilecek ve Osmanlı yurduna getirilip yerleştirilecek.” Karar uygulanır. Hıristiyan zulmünden, sadece Müslümanlar değil, Yahudiler de kurtarılmıştır. Çünkü İslam dini, “Ne kimseye zulmediniz, ne de zulme uğramaya rıza gösteriniz” demektedir. Çünkü İslam dini, “Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır.” demektedir. Aynı din, din farkı gözetmeksizin, haksız yere bir kişinin öldürülmesini, bir dünyanın yok olmasına denk tutmaktadır. Osmanlı hassasiyetinde, bu hükümlerin ve terbiyenin verdiği incelik etkilidir.

Gazeteleri okuyoruz, televizyonları izliyoruz. İnsanın inanası gelmiyor. Şu anda Filistin’de bu zulmü yapanlar, yıllarca sürgün edildiklerini, öldürüldüklerini söyleyen, kamuoyuna kendilerini “vatansız millet” olarak kabul ettiren, uzun zaman Osmanlı ülkesinden ve farklı Müslüman devletlerden himaye görüp, onlar tarafından vatandaş olarak kabul edilen ve asla huzursuz edilmeyen Yahudiler değil mi? Filistin topraklarını ve orada köklü bir tarihi olan Filistin halkını, yine dünya kamuoyuna “milletsiz vatan” şeklinde lanse edip, Balfour Deklarasyonu’ndan cesaret alan, 1945’te İngiltere ve Amerika’nın tanımasıyla, orada zorla bir devlet kuran Yahudiler, Filistin’i yıllardır kana buluyorlar. İnsan, nasıl bir dünyada yaşadığını anlamaya çalışıyor. 20. yüzyılı, “insan hakları çağı” ilan edenler, nasıl bir yalanla oyalıyorlar bizi. 20. yy, “insan hakları ihlali çağı”dır.

Günlerdir kan ağlıyor Filistin. Evleri başlarına yıkılıyor insanların. Doğalgaz yok, su yok, elektrik yok, ekmek yok, uyku yok, rahat yok. Yok yok yok… İnsani hayat için ne gerekiyorsa, Filistin halkı ondan mahrum. Emzikte bebekler, evlerde kadınlar, çöp kamyonlarının arkasında, babalarının gözleri önünde çocuklar öldürülüyor. Filistin halkının yaşadığı bölgelere, duvarlar örülüyor. Utanç duvarları. Dünya, hiç utanmıyor.

Yapılması gerekenler var. “Ah keşke gücüm olsa da, tüm Filistin halkını orada kurtarsam”, “Keşke malım mülküm olsa da, onları rahat evlerde yaşatabilsem” demek, olmayanın cömertliğini yapmaktır. Şimdi, olanı paylaşma zamanı. Her neyimiz varsa, az da olsa Filistin halkıyla paylaşmalı ve yardım kampanyalarına katılmalıyız. Mahşer günü sadece yaptıklarımız değil, yapmadıklarımız da sorulacaktır. O gün, şehitlerden ve bebeklerden utanmak istemiyorsak, şifahen değil, acilen yardım etmemiz gerekiyor. Nerede ve hangi yolla olursa olsun. Müslüman bilincinin tarihte yaptığı gibi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://yakintarih.yetkin-forum.com
 
deneme 1
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
yakıntarıh :: ÖDEV :: Denemeler-
Buraya geçin: